14 Ekim 2025 Salı

Fiat'ın Yeni Efsanesi Panda-Yılmaz Parlar


  Fiat'ın Yeni Efsanesi Panda

Grande Panda Türkiye Yollarına Çıkıyor

Fiat'ın dünyaca ünlü şehir otomobili Panda, yepyeni ve büyüyen haliyle "Grande Panda" olarak 13 Ekim 2025 Pazartesi günü Rahmi Koç Müzesi'nde düzenlenen görkemli bir lansmanla Türkiye'de tanıtıldı.

Lansmanda, hem %100 elektrikli hem de hibrit versiyonlarıyla gelecek olan model, 1.399.000 TL'lik özel fiyatı ve modern tasarımıyla dikkat çekti.

Etkinliğe ev sahipliği yapan Fiat İş Birimi Direktörü Altan Aytaç, Türkiye otomotiv pazarının güçlü seyrine dikkat çekerek, "Türkiye'nin potansiyeli her zaman yüksekti. Bu yıl 1 milyon 350 bin civarında bir pazar bekliyoruz. Fiat markası olarak 16 yıldır Türkiye'nin en çok tercih edilen markalarından biri olmanın gururunu yaşıyoruz" ifadelerini kullandı.

Elektrikli Öncü, 320 KM Menzil ve Entegre Şarj Kablosu

Grande Panda, Türkiye'ye ilk olarak %100 elektrikli versiyonuyla geliyor. 83 kW (113 bg) gücündeki elektrikli motoru ve 44 kWh'lık bataryasıyla 320 km WLTP menzil sunan araç, hızlı şarj desteği sayesinde 27 dakikada %80'e kadar şarj olabiliyor.

Modelin en dikkat çekici özelliklerinden biri ise, bagaj hacminden çalmayan entegre ve geri çekilebilir spiral şarj kablosu. Bu özellik, özellikle şehir içi kullanımda büyük bir pratiklik sunuyor.

Tasarımda Geçmişe Saygı, Geleceğe Yatırım

Fiat Profesyonel Pazarlama Müdürü Hasan Erdoğan'ın yaptığı sunumda, Grande Panda'nın tasarım mirasına vurgu yapıldı. 1980'lerin orijinal Panda'sının sert ve kutu formu, yeni modelde modern çizgilerle yeniden yorumlandı. Aracın ön konsolunda, ilk jenerasyona bir gönderme olarak bambu dokulu kaplamalar kullanıldı. Ayrıca, iç mekanda geri dönüştürülmüş malzemelere yer verilerek sürdürülebilirliğe olan önem vurgulandı.

Geniş ve Akıllı Bir Şehir Aracı

"Smart Car" platformu üzerine inşa edilen Grande Panda, 3.99 metre uzunluğu ve 361 litrelik bagaj hacmiyle B segmentindeki rakiplerine kıyasla ferah bir iç mekan ve geniş bir bagaj vaat ediyor. Araç, 10 inç ortam ekranı, dijital göstergeler, geri görüş kamerası ve ön çarpışma uyarı sistemi gibi standart donanımlarla geliyor.

Fiat Professional ile Ticari Araçlara Odaklanma

Lansmanda ayrıca, Fiat'ın hafif ticari araç kolunu "Fiat Professional" markası altında yeniden yapılandırdığı da duyuruldu. Altan Aytaç, bu yapılanmanın müşterilere daha profesyonel ve odaklanmış bir hizmet sunmayı amaçladığını belirterek, "Hafif ticari araç pazarında bu yıl 60 bin adet satış hedefliyoruz" dedi.

Fiyat ve Satış Bilgileri

Türkiye yollarına önce tam elektrikli versiyonuyla çıkacak olan Grande Panda, "La Prima" adlı üst donanım paketiyle 1.399.000 TL'den satışa sunuldu. 1.2 litrelik 110 bg'lik hibrit motor seçeneğinin ise daha sonra Türkiye'ye getirilmesi planlanıyor.

Fiat'ın bu iddialı modeli, Citroën C3 ve Opel Frontera ile aynı platformu paylaşıyor ve Stellantis'in küresel stratejisinin Türkiye'deki önemli bir parçası olarak öne çıkıyor. Yeni Grande Panda, hem tasarımı hem de teknolojisiyle Fiat'ın yeni yüzünü temsil ederken, şehir yaşamına dair beklentileri karşılamak için raflardaki yerini aldı.

yilmazparlar@yahoo.com

2 Ekim 2025 Perşembe

İhracatın Kahramanları Ödülleri Sahiplerini Buldu-Yılmaz Parlar


  Türk Malının Gururu Florya'da Taçlandı

Güvenli Ürün ve İhracat Zirvesi'nden Önemli Mesajlar: "Güvensiz Ürüne Tolerans Yok"

Bakan Yardımcısı Ağar'dan Net Mesaj, "Türk Malı İmajını Zedeyelene 2.4 Milyon TL Ceza"

Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan ihracat, sadece rakamlarla değil, arkasındaki emek, kalite ve güven hikayeleriyle değer kazanıyor. Düzenlenen bu zirve, "kahraman" vurgusuyla tam da bu noktaya parmak basıyor.

İklim riski, küresel rekabet ve maliyet dengeleri gibi zorluklara rağmen üretmeye ve dünyaya açılmaya çalışan firmalarımızın desteklenmesi, ülke olarak kalkınmamızın olmazsa olmazı.

Bu bağlamda, "güvenilir ürün" vurgusunun öne çıkması ve bu konuda caydırıcı tedbirlerden bahsedilmesi, ihracatımızın sürdürülebilirliği açısından son derece kritik. Bu zirve, rakamların ötesine geçerek, ihracatımızın gerçek mimarlarını görünür kılmak adına atılmış önemli bir adım.

İhracatın Kahramanları Florya'da Taçlandı

Güvenilir Ürün Platformu tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Güvenilir Ürün Zirvesi, "İhracatın Kahramanları" temasıyla 1 Ekim 2025 Çarşamba günü Florya Crowne Plaza Hotel'de gerçekleştirildi.

12 farklı ülkeden kamu ve özel sektör temsilcileri ile çok sayıda KOBİ'yi bir araya getiren zirve, hem yeni ticaret fırsatları sundu hem de Türkiye'nin ihracat gücünü pekiştirecek görüşmelere ev sahipliği yaptı.

Zirvenin açılışında konuşan Ticaret Bakan Yardımcısı Volkan Ağar, ürün güvenliği ve kalite standartlarının önemine vurgu yaparak, "Türk malı imajına zarar veren firmalara toplam 2,4 milyon TL idari ceza uyguladık" açıklamasını yaptı. Ağar, güvensiz ürün ihracatı yapanlara yönelik caydırıcı önlemlerin süreceğinin altını çizdi.

İhracat Rakamlarında Dev Artış

Bakan Yardımcısı Ağar, Türkiye'nin ihracat performansına ilişkin çarpıcı verileri de paylaştı. 2002'de 36,1 milyar dolar olan toplam ihracatın yaklaşık 270 milyar dolara, tarım ve gıda ürünleri ihracatının ise 3,7 milyar dolardan 32,6 milyar dolara yükseldiğini açıkladı. Ağar, Kanada'ya su ürünleri ve Filipinler'e kanatlı et ihracatındaki kısıtlamaların kaldırıldığını müjdeleyerek, yakın zamanda Çin'e yapılacak resmi heyetle yeni pazar açılımlarının hedeflendiğini ifade etti.

Gıda, Jeopolitik Bir Unsur Haline Geldi

İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz ise tarım ve gıdanın 21. yüzyılda ekonomik bir konunun ötesine geçerek jeopolitik dengeleri belirleyen stratejik bir unsur haline geldiğini söyledi. Kopuz, "Küresel rekabette asıl değer, işlenmiş ve katma değerli ürünlerimizi uluslararası pazarlara taşımaktan geçiyor" diyerekk katma değerli üretimin altını çizdi.

Üretim Gücümüzü Ortaya Koyduk

İMES Başkanı Kemal Akar, zirvenin ülkenin üretim gücünü ortaya koyduğunu ve sanayicileri onurlandırdığını vurguladı. Akar, "Bugün burada sadece bir zirvenin açılışını yapmakla kalmıyor, aynı zamanda ülkemizin üretim gücünü, alın terini ve emeğini temsil eden kahramanlarımızı da onurlandırıyoruz" ifadelerini kullandı.

İhracatın Kahramanları" Ödülleri Sahiplerini Buldu

Zirve kapsamında, Türkiye'nin üretim gücünü uluslararası pazarlara taşıyan isimlere "İhracatın Kahramanları" ödülleri verildi. Gün boyu süren paneller, workshoplar ve B2B görüşmelerin ardından sahiplerini bulan ödüller, geceye damgasını vurdu.

Ödül Alan İsimler Şöyle;

Günhan Ulusoy (Ulusoy Un), Fatih Eke (Nigella), Senur Akın Biçer (Arnica), Celal Kadooğlu (Kadooğlu Holding), Hulusi Oğuz (Oğuz Holding), Çetin Tecdelioğlu (Civtec Civata), Orhan Aydın (Askon), Turgay Terzi (Art Desıgn), Mustafa Kürlek (Köklü Zeytincilik), Süleyman Orakçıoğlu (Orka Holding), Dr. Özgür Akın (Akınsoft), Abdullah Arslan (Sanayici), Kemal Bektaş (Sanayici), Aydın Dinçol (Sanayici), Şükrü Kayıkçı (Sanayici), Ahmet Ünlü (Sanayici), Cevdet Sarı (Sanayici)  

Zirve, "kahraman" vurgusunun ötesinde, Türk ihracatının geleceği adına somut adımların da konuşulduğu bir platform oldu.  

"Güvenilir ürün" kavramının sadece bir slogan değil, pazara girişin en önemli şartı haline geldiği günümüzde, Bakan Yardımcısı Ağar'ın açıkladığı denetimler ve cezalar, bu alandaki kararlılığın göstergesi.  

Öte yandan, İSTİB Başkanı Kopuz'un da işaret ettiği gibi, hammadde olarak sattığımız ürünleri katma değerli hale getirip markalaşmak, küresel rekabetteki asıl sınavımız. "İhracatın Kahramanları Projesi" gibi girişimlerin, bu zorlu ama bir o kadar da değerli yolculukta üreticilerimiz için bir kılavuz, bir motivasyon kaynağı olmasını diliyoruz.  

Unutulmamalıdır ki; bugün ödül alan her bir isim, aslında Türkiye ekonomisinin görünmeyen direkleridir.

yilmazparlar@yahoo.com

20 Eylül 2025 Cumartesi

2025 Interfresh Eurasia Fuar Açılış-Yılmaz Parlar


  

Türkiye’nin İhracat Vizyonuna İzmir’den Güçlü Bir Katkı

Tarım ve Gıdanın Kalbi İzmir’de Attı

 Türkiye’nin ihracat vizyonuna yön veren Türkiye’nin tarımsal gücünü dünyaya taşıyan ve her yıl sektörüne 200–250 milyon dolar katkı sağlayan Interfresh Eurasia 2025, İzmir’de görkemli bir açılışla, bu yıl altıncı kez kapılarını açtı.

İzmir’in ev sahipliğinde düzenlenen fuar, yalnızca bir ticaret buluşması değil, aynı zamanda tarım ve gıda sektörünün geleceğini şekillendiren uluslararası bir platform olarak öne çıktı.

Katılımcıların yoğun ilgisi, yabancı alım heyetlerinin yüksek sayısı ve fuarın profesyonel organizasyonuyla Interfresh Eurasia, yine beklentileri fazlasıyla karşıladı. Bu tablo, Türkiye’nin ihracat vizyonu açısından fuarın ne kadar kritik bir rol üstlendiğini bir kez daha ortaya koydu.

Kusursuz organizasyon, konaklama ve ulaşım hizmetlerindeki yüksek standart, fuarı adeta bir dünya markası haline getirdi. Katılımcılar yalnızca yeni iş birlikleri kurmakla kalmadı; gala gecesinde hem yorgunluklarını attı hem de unutulmaz bir sosyal buluşmaya imza attı.

Eski Ege Tv spikerlerinden Ayşegül Koç’un Sunuculuğu üstlendiği 18-20 Eylül 2025 tarihleri arasında İzmir Fuar Merkezinde gerçekleşen Interfresh Eurasia 2025 fuarda ki; Açılış konuşmaları birbirinden değerli olarak birikimli mesajlar verdi

Bay Fuar Murat Özer

Fuara imzasını atan isim, hiç kuşkusuz AntExpo A.Ş. Genel Müdürü Murat Özer oldu. Katılımcılar arasında “Bay Fuar” olarak anılan Özer, titiz organizasyonuyla yine farkını ortaya koydu.

Murat Özer’den Stratejik Mesajlar

Organizasyonu gerçekleştiren AntExpo A.Ş. Genel Müdürü Murat Özer, yaşanan küresel zorluklara rağmen fuara yoğun katılım sağlandığını belirtti:

“Sektörün zirai don olaylarıyla sarsıldığı, ihracatçıların maliyet baskısı altında olduğu bir dönemdeyiz. Buna rağmen 70’in üzerinde ülkeden, aralarında zincir market temsilcilerinin de bulunduğu 1050 kişilik alım heyetini ağırlıyoruz. Katılım sayımız %10, yabancı alım heyeti sayımız %20 arttı. Amacımız, Türkiye ihracatına daha güçlü katkılar sunmak” dedi.

Özer, fuarın 2026’da da aynı tarihlerde İzmir’de devam edeceğini açıkladı.

Uluslararası Katılımın Güçlü Vurgusu

İzmir’in her zaman bir deniz şehri olarak KKTC’ye benzer özellikleri vardır

İnterfresh Eurasia Fuarı’nın Partner Ülkesi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Interfresh Eurasia Fuarı’nın açılışına gönderdiği video mesajı gönderdi;

 “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin narenciye ürünleri ve diğer tarım ürünlerinin pazarlanmasını önemsiyorum. Anavatan Türkiye’de çeşitli sektörlerin büyümesinde ve tanıtımında, dünyayla bağlantılarının güçlenmesinde böylesi önemli organizasyonlar, KKTC’nin de bir bakıma tanıtılması ve uluslararası bağlantılar kurması bakımından fevkalade önemli olduğunu sizlerle paylaşırken Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine her zaman Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine sahip çıktıkları, KKTC’nin içinde bulunduğu koşullarda bizlerinde dünya pazarlarına açılabilmesi için yaptığınız katkıları önemsediğimi bir kez daha belirtip hepinize yürekten teşekkür etmek istiyorum.

İzmir’in her zaman bir deniz şehri olarak KKTC’ye benzer özellikleri vardır. Dolayısıyla İzmirle bağlantılarımızı artırmak istiyoruz. Gerek Ercan Havalimanı gerekse diğer yollarla İzmirle bağlarımızın artması ticaret, kültür, sanat her türlü faaliyetlerle aramızdaki münabetlerin artması önemli. Ama böylesi önemli bir fuarda KKTC’nin kurum ve kuruluşlarının yer alması fevkalade önemli ve kıymetlidir. KKTC Ekonomi Bakanımız Olgun Amcaoğlu, Kıbrıs Türk Ticaret Odası ve Kıbrıs Türk Sanayi Odası gibi kuruluşlarımızın, bizleri orada farklı sektörlerde temsil eden iş insanlarının çabalarını kutluyorum.”

Rakamlarla Büyük Başarı

Fuara bu yıl 70’in üzerinde ülkeden 1050 kişilik alım heyeti katıldı. Açılışta konuşan İhracat Genel Müdürü Mehmet Ali Kılıçkaya, Türkiye’nin küresel ticaretten aldığı payın %1,07’ye yükseldiğini, tarım ürünleri ihracatında ise dünya genelinde %1,5’lik paya ulaştığını açıkladı.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Türkiye’nin yıllık 61 milyon ton yaş meyve sebze üretimi gerçekleştirdiğini ve ihracatının 6 milyar doları aştığını vurguladı. “Yaşanan doğal afetlere ve maliyet artışlarına rağmen Ege Bölgesi olarak ihracat rakamlarımızı koruyoruz” dedi.

Ege’nin Katkısı ve İhracatın Gücü

Uçak konuşmasında şunları ekledi:
“Çiftçilerimiz alın teriyle üretiyor, ihracatçımız büyük emeklerle dünya pazarına taşıyor. Böylece ülkemize yılda 6 milyar dolardan fazla döviz kazandırılıyor. Sadece Ege Bölgesi, ürünleri ve modern tesisleriyle 1,3 milyar dolar katkı sağlıyor. Hep birlikte Türk tarımını kalkındırmak için çalışıyoruz.”

Ege Bölgesi’nin 2024 ihracatının 43 milyar doları aştığını vurgulayan Uçak, İzmir’in mermer ve gelinlik fuarları gibi marka olmuş fuarlarına tarım alanında yeni bir yıldız eklediklerini söyledi.

Türkiye’nin Dayanıklı Ekonomisi

Kılıçkaya konuşmasında, küresel krizlere rağmen Türkiye’nin dimdik ayakta olduğunu belirterek şu bilgileri paylaştı:

Türkiye ekonomisi 20 çeyrektir kesintisiz büyüyor. 2025’in ikinci çeyreğinde büyüme %4,8’e ulaştı. 2024 ihracatı 261,8 milyar dolara yükseldi. 2025’in ilk 8 ayında ihracat, %4,3 artışla 178 milyar dolar oldu.Tarım ve gıda ürünleri ihracatı 2002’de 3,7 milyar dolarken 2024’te 32,6 milyar dolara çıktı.

“Türkiye güvenilir ve sürdürülebilir bir gıda tedarikçisi olarak dünyada öne çıkıyor. Bu sağlam temel, 21. yüzyılın başarı hikâyesini yazmamızı sağlıyor” dedi.

Siyasetten Destek Mesajları

AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, Ege’den çıkan ürünlerin dünya sofralarına yolculuğunu anlattı. Kiraz ihracatının 55 milyon dolara ulaştığını, turşu ihracatının ise 320 milyon dolarla zirvede olduğunu belirtti. Ayrıca tarıma dayalı organize sanayi bölgelerinin Türk tarımını geleceğe taşıyacağını vurguladı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ise fuarı, Ege’nin yükselen yıldızı olarak tanımladı: “İzmir, uluslararası ticarette büyük rakamlarla öne çıkan bir şehir. Interfresh Eurasia, gıda ve tarım sektörünün ayakta kalmasına katkı sağlayan çok değerli bir fuar. Bu yıl 70’in üzerinde ülkenin alım heyetiyle geldiğini görmek bizleri gururlandırdı.”

KKTC Ekonomi Bakanı Olgun Amcaoğlu

Partner ülke KKTC’nin Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu, “Yüreğimiz Türkiye için çarpıyor” diyerek fuarın iki ülke arasındaki bağları güçlendirdiğini söyledi

Irak Bakanı Maruf’tan Tarihi Mesajlar

Fuarın açılışında en dikkat çeken konuşmayı ise Irak Kürdistan Bölgesi Bakanı Aydın Maruf yaptı. Maruf’un sözleri salonda uzun süre alkış aldı:

“Her şeyden önce, bu anlamlı fuarın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Türkiye Cumhuriyeti bizim için hiçbir zaman sadece bir komşu olmamıştır; adeta vatanımızın bir parçası gibidir. Ticaret, kültür, eğitim ve insani bağlarımız her geçen gün güçleniyor. Türkiye güçlü olduğunda, yalnızca kendi halkı değil; Irak, Ortadoğu ve tüm bölge güçleniyor. Bu fuar, ilişkilerimizin ne denli sağlam olduğunun en büyük göstergesidir. Bugün burada üreticiden ihracatçıya kadar herkes, kardeşlik bağlarımızı daha da pekiştiriyor. Eminim ki Interfresh Eurasia, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda barış ve refah adına da önemli bir kapı açacaktır.”

Maruf’un bu samimi ve stratejik mesajları, fuarın yalnızca ticari değil, diplomatik boyutunu da öne çıkardı.

Fuar Değil, Bir Ekosistem

Interfresh Eurasia 2025, bir fuardan çok daha fazlası olduğunu kanıtladı. Tarım üreticilerinden ihracatçılara, kadın kooperatiflerinden uluslararası alım heyetlerine kadar geniş bir kesimi buluşturan etkinlik, Türkiye’nin tarım ve gıda sektöründe küresel ölçekteki iddiasını güçlendirdi.

Bu yılki başarı, İzmir’in “fuarlar kenti” unvanını daha da pekiştirirken; Interfresh Eurasia’nın gelecekte yalnızca ticaret değil, diplomasi ve kültürel iş birliklerinde de rol üstleneceğinin göstergesi oldu.

Gala ile Sosyal Buluşma

Fuarın iş dünyasına katkıları kadar sosyal yönü de büyük ilgi gördü. Düzenlenen gala gecesinde katılımcılar günün yorgunluğunu attı hem de yeni iş bağlantılarını sosyal atmosferde pekiştirdi.

İzmir’den Dünyaya

Interfresh Eurasia 2025, yalnızca bir fuar değil; Türkiye’nin tarım ve gıda ihracatında vizyonunu ortaya koyan uluslararası bir platform oldu. İzmir’in fuarlar kenti kimliği, bu organizasyonla bir kez daha tescillendi.

İzmir Konak Çankaya'da bulunan, 80 odalı 160 yatak kapasiteli yüzme havuzu spa center fitness centeri olan Konakladığımız 4 yıldızlı İzmir Ontur Otelde, misafirperver, güleryüzlü On büro müdürü Yetkin Başkurt, rezervasyon sorumlusu Tuğba Atıcı ve shift leader Fatma Kahraman tarafından kusursuz turizm hizmetleriyle karşılandık. İzmir’in yalnızca fuar değil, aynı zamanda turizmde de fark yaratan yüzünü görmek, Interfresh Eurasia’nın ne denli çok yönlü bir değer olduğunu bir kez daha kanıtladı.

yilmazparlar@yahoo.com

7 Ağustos 2025 Perşembe

Ümit Özdağ’dan "Öcalan Komisyonu"na Sorular-Yılmaz Parlar


  

 “Milli Devlet Tasfiye mi Ediliyor?”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) üzerinden  6 Ağustos 2025 tarihinde yaptığı paylaşımda, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bünyesinde oluşturulan ve kamuoyunda "Öcalan Komisyonu" olarak anılan yapıya yönelik çok sert eleştiriler yöneltti.

Özdağ, açıklamasında, komisyonun faaliyetlerinin “PKK terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan’ı siyasi muhatap haline getirme süreci” olduğunu belirterek, hem komisyon üyelerine hem de süreci yürüten siyasi iradeye yönelik 13 maddelik çarpıcı sorular yöneltti.

13 Maddelik Soru Listesi Yayınladı

Zafer Partisi lideri, TBMM'de kurulan komisyonu hedef aldı: “PKK’ya siyasi meşruiyet kazandırılıyor, milli devlet tasfiye ediliyor!”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) oluşturulan ve kamuoyunda “Öcalan Komisyonu” olarak anılan yapı hakkında sosyal medya hesabından çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Özdağ, komisyonun Abdullah Öcalan'ı siyasi muhatap haline getirdiğini ileri sürerek, “Türkiye üniter yapısından koparılıyor” uyarısında bulundu.

Özdağ’dan 13 Maddelik Soru

"Türk Milletine Açıklayın"

Özdağ, Twitter (X) üzerinden yaptığı paylaşımda, TBMM’de kurulan komisyonun PKK ile barış sürecini yeniden meşrulaştırmak amacıyla oluşturulduğunu öne sürdü.

Bu bağlamda komisyon üyelerine ve süreci yürüten yetkililere yönelik dikkat çeken 13 soru yöneltti. İşte o başlıklar:

Anayasa’nın 66. ve 42. Maddeleri Değişecek mi?

Özdağ, vatandaşlık tanımı olan “Türk’tür” ifadesinin anayasadan çıkarılacağı iddialarına karşı net bir duruş sergileyerek, “Kürtçe ikinci ana dil olacak mı? Eğitim sistemi nasıl değişecek?” sorularını gündeme taşıdı.

Etnik ve Mezhepsel Kota mı Geliyor?

Cumhurbaşkanı yardımcıları arasında “Kürt” ve “Alevi” kimliklerinin temsili için yapılacak olası düzenlemelere dikkat çeken Özdağ, bunun anayasal eşitlik ilkesini zedeleyip zedelemeyeceğini sorguladı.

 “ABD'nin Osmanlı Modeli Önerisi Tesadüf mü?”

ABD büyükelçisinin Türkiye’ye Osmanlı benzeri bir model önerdiğini hatırlatan Özdağ, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bu süreçteki rolünün “tesadüf mü, değil mi?” sorusunu ortaya attı.

Lozan ve Üniter Yapı Tartışması

PKK’nın Avrupa’da Lozan Antlaşması’nı hedef alan toplantılarına değinen Özdağ, Öcalan’ın federasyon ve özerklik söylemlerine işaret ederek, üniter milli devletin tasfiye edilip edilmediği sorusunu kamuoyunun gündemine taşıdı.

 “Kürt, Arap, Türk” Tanımı Anayasaya mı Giriyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türk, Kürt, Arap 86 milyonun kardeşliğinden” bahsettiği açıklamayı da gündeme alan Özdağ, etnik grupların anayasada resmen tanınması halinde ileride ayrılma taleplerinin meşruiyet kazanabileceğini savundu.

“Komisyon Neden Kapalı Kapılar Ardında?”

Ümit Özdağ, komisyonun şeffaf bir şekilde çalışmadığını belirterek, “Eğer Türk milletinden gizleyecek bir şey yoksa neden bu komisyon kapalı kapılar ardında çalışıyor?” sorusunu yöneltti.

Özdağ, “Bu Bir Teslimiyet Sürecidir”

Açıklamasında süreci “teslimiyet” olarak tanımlayan Özdağ, komisyonun PKK ve Öcalan’a siyasi meşruiyet kazandırma işlevi gördüğünü ileri sürdü.

Arka Plan

“Yeni Bir Çözüm Süreci Mi?”

Ankara kulislerinde bir süredir yeni bir “çözüm süreci” tartışması gündemde. TBMM’deki komisyonun, Kürt meselesinde yeni bir anayasal düzenleme arayışının parçası olup olmadığı merak konusu.

Zafer Partisi Ne İstiyor?

Zafer Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve milli yapısının korunmasında ısrarcı olduğunu sıkça vurguluyor.

Özdağ, açıklamasında "Türk milletinin çıkarları için her türlü mücadeleyi vermeye hazırız" mesajı da verdi.

Siyasi Tartışmalar Derinleşiyor

Özdağ’ın açıklamaları, Türkiye siyasetinde özellikle etnik kimlik, anayasa değişiklikleri ve üniter devlet yapısı üzerinden yürüyen tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı.

Komisyonun amaçları, kapsamı ve kamuoyuna açıklanma biçimi önümüzdeki günlerde daha da geniş bir siyasi ve toplumsal tartışmanın merkezine oturacağa benziyor.

yilmazparlar@yahoo.com

6 Temmuz 2025 Pazar

ÖKHD Doppi Kültürünü Yaşattı-Yılmaz Parlar


  

Özbekistan Kadın Hakları Derneği (ÖKHD), Türkiye’de ilk kez UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan “Doppi” şapkasını yaşatmak için manidar bir kutlamaya imza attı.

5 Temmuz 2025 Cumartesi günü, İstanbul Mecidiyeköy’de bulunan dernek merkezinde düzenlenen bu renkli etkinlik, Özbek kültürünün nadide bir parçası olan “Doppi”nin tanıtımına ve yeni nesillere aktarılmasına vesile oldu.

Etkinliğe öncülük eden isim, yılın “Altın İnsan Ödülü” sahibi, derneğin karizmatik ve vizyoner başkanı Azade (Ozoda) İslamova idi. Kendisi sadece bir sivil toplum lideri değil, aynı zamanda kültürel hafızanın taşıyıcısı olarak dikkat çekiyor.

Doppi Nedir? Bir Şapkadan Fazlası

Doppi; Özbek halkının yüzyıllardır kullandığı, başta Fergana Vadisi olmak üzere ülke genelinde yaygın olan geleneksel bir şapkadır. Kare ya da yuvarlak formda, özel Atlas veya Adras kumaşlardan dikilen bu başlık, üzerinde taşıdığı nakışlarla bölgesel ve sembolik mesajlar taşır. Her bir dikiş, her bir motif; sevgi, bereket, sağlık, cesaret gibi anlamlar içerir.

UNESCO tarafından 2019 yılında “Somut Olmayan Kültürel Miras” olarak ilan edilen Doppi, Özbekistan’da her yıl 9 Eylül’de özel gün olarak kutlanmaktadır. Ancak bu kutlama, Türkiye’de ilk kez ÖKHD tarafından hayata geçirilmiş oldu.

Bir Kültür, Bir Kadın Eliyle Hayat Buluyor

Etkinlik boyunca geleneksel kıyafetler, halk şarkıları ve Doppi şapkalarının farklı varyasyonları sergilendi. Katılımcılar, hem bu miras hakkında bilgi aldı hem de kendilerine ait kültürel kodlarla bağ kurdu. Azade İslamova’nın yaptığı açılış konuşmasında verdiği şu mesaj dikkat çekiciydi:

“Doppi bizim yalnızca başımızı süsleyen bir nesne değil, kimliğimizi, tarihsel belleğimizi, kadınlarımızın emeğini taşıyan kutsal bir simgedir. Nerede yaşarsak yaşayalım, bu şapka bize kim olduğumuzu hatırlatır.”

Etkinlikte sadece bir gelenek tanıtılmadı, aynı zamanda diaspora toplulukları için bir kültürel dayanışma zemini de oluşturuldu. Dernek üyeleri, gönüllüler, sanatçılar ve basın mensupları aynı çatı altında buluşarak ortak bir hafızayı yeniden canlandırdı.

Kültür Sadece Müzede Yaşamaz

Bir gazeteci olarak şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: Bu etkinlik, sıradan bir kültürel gösterimden çok daha fazlasıydı. Göçmen toplulukların yaşadığı ülkelerde köklerini unutmadan var olabilmesi, ancak bu tür girişimlerle mümkündür.

Azade İslamova’nın liderliğinde gerçekleşen bu program, Türkiye’de yaşayan Orta Asya kökenli toplumlar için yalnızca nostaljik bir hatırlatma değil, geleceğe yönelik güçlü bir kültürel yatırım anlamına gelmektedir.

Kültür yalnızca müzelerde ya da tarih kitaplarında korunmaz. Kültür, yaşandıkça, paylaşıldıkça ve aktarıldıkça yaşar. Ve bugün, İstanbul’da bir grup yürekli kadın, bunu başardı.

yilmazparlar@yahoo.com

9 Mayıs 2025 Cuma

BEE’O 12 Yaşında-Yılmaz Parlar


  

BEE’O 12 Yaşında

“Arı Varsa Hayat Var” Diyerek Sadece Ürün Değil, Umut da Üretiyor
Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, “Sürdürülebilirliği, bilimi ve toplumsal faydayı bir araya getirdik”

Arı ürünleri alanında Türkiye'nin öncü markası BEE’O, 12. kuruluş yıl dönümünü “Arı Varsa Hayat Var” temasıyla kutladı. Bilim, çevre ve sosyal sorumluluğun iç içe geçtiği bu özel etkinlikte, markanın kurucusu ve CEO’su Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı'nın konuşması dikkat çekti.

Etkinlikte ayrıca iklim bilimci Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu da yer alarak arıların doğa ve iklimle olan hayati ilişkisini gözler önüne serdi.



Anne Çaresizliğinden Küresel Girişimciliğe

İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği mezunu olan Dr. Samancı, konuşmasında girişimcilik serüvenini şu sözlerle özetledi:
“Her şey, bağışıklık sistemi zayıf olan oğlum için doğal ve etkili bir çözüm arayışımda başladı. Propolisin gücünü keşfettim ama Türkiye’de bu ürünü güvenle alabileceğiniz bir kaynak yoktu. Eksik olan neydi diye değil, eksik olanı nasıl tamamlarım diye düşündüm.”

Bu ihtiyaç, onu akademik bilgi ile saha tecrübesini birleştirerek İTÜ ARI Teknokent’te BEE’O’yu kurmaya yöneltti. TÜBİTAK destekli projelerle temelleri atılan girişim, bugün 30'dan fazla ülkeye ihracat yapan, uluslararası raflarda yer bulan bir markaya dönüştü.

“Üniversite-Sanayi İş Birliğinin Altın Örneklerinden Biriyiz”

Dr. Samancı, üretim süreçlerinde bilimsel standartlara bağlı kalarak Türkiye’de bir ilki başardıklarını vurguladı:
“Dünyada geçerliliği olan ilk arı ürünleri sertifikasını alan firmayız. İzlenebilir üretim modelimiz sayesinde, tüketici ürünün hangi arıcıdan, hangi bölgeden geldiğini şeffaf biçimde görebiliyor. Bu, sadece bizim değil Türkiye’nin başarısıdır.”



Doğadan Gelen Gücü Bilimle Buluşturmak

BEE’O’nun ürün gamında propolis, arı sütü, polen ve ham bal gibi doğal ürünler yer alıyor. Bu ürünler, antiviral, antibakteriyel, antioksidan ve antikanserojen özellikleriyle bağışıklık sistemine katkı sağlıyor. Samancı, “Ürünlerimizi üretirken çocuklarımızın bile güvenle tüketebileceği saflıkta olmalarına özen gösteriyoruz” diyerek kalite konusundaki titizliklerini vurguladı.

Arıların Hayatla Bağlantısı, Bilimsel Bakış

Etkinlikte söz alan İTÜ Meteoroloji Uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, arıların ekosistemle olan hassas ilişkisine dikkat çekti:
“Arılar, çevre değişikliklerine en hızlı tepki veren canlılar arasında. Bu nedenle iklim krizini izleyebileceğimiz birer biyolojik sensör gibiler. Onları korumak, iklimi korumaktır.”

Yangınlara Karşı Sessiz Kahramanlık

Son yıllarda yaşanan orman yangınlarında zarar gören arıcılara destek veren BEE’O, üç buçuk milyon arının açlıktan ölmesini önledi. Şirket, sadece ticari başarılarıyla değil, arıcılara sağladığı eğitim, malzeme ve ekipman desteğiyle de takdir topluyor. Samancı, “Bu destekler sayesinde ekosistemle birlikte üretim yapmayı sürdürüyoruz” dedi.



Doğa Dostu Ürünler ve Kampanyalar

BEE’O, sıfır atık belgeli tesislerinde %100 doğal içeriklerle çevre dostu üretim yapıyor. Özellikle non-nano mineral çinko ve Anadolu propolisi içeren doğal güneş kremi, zararlı kimyasal içermemesi ve doğaya duyarlı formülüyle dikkat çekti. “Bu Kovanda Araba Var” kampanyası ise hem müşteri memnuniyetine hem de çevreci farkındalığa katkı sağladı. Elektrikli araç gibi çevreci ödüllerle karbon ayak izine dikkat çekildi.

Kadın Gücü, Bilim ve Vizyon

Dr. Samancı’nın azmi, bilime olan bağlılığı ve sürdürülebilir üretim vizyonu; onu sadece başarılı bir girişimci değil, aynı zamanda sosyal bir lider konumuna taşıdı.

Türkiye’de kadın girişimciliği açısından da ilham kaynağı olan bu başarı hikâyesi, “arı varsa hayat var” cümlesinin sadece bir slogan değil, bir yaşam felsefesi olduğunu ortaya koydu.

yilmazparlar@yahoo.com

 

26 Nisan 2025 Cumartesi

Tarsus’ta Dinler Arası Kardeşlik-Yılmaz Parlar


  Tarsus’ta Dinler Arası Kardeşlik

Tarsus, İnanç Turizminin Kalbinde Saklı Bir Hazine

Türkiye’nin güneyinde, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış kadim şehir Tarsus, inanç turizminin parlayan yıldızı olmaya aday.

Hz. İsa'nın havarilerinden Aziz Pavlus’un doğduğu kent olarak Hristiyan dünyasında kutsal kabul edilen Tarsus, İslam, Hristiyanlık ve Yahudiliğin kesiştiği bir inanç mozaiği sunuyor.



Tarsus’ta Dinler Arası Diyalog ve Kardeşlik Simgesi Altında Tarihi Ayin

Aziz Paulus’un doğum yeri olan Tarsus kentinde, dinler arası diyalog ve kardeşliğin simgesi olarak tarihi bir ayin gerçekleştirildi. Tarsus, bugün bile kültürlerin ve dinlerin kesişim noktası olmaya devam ediyor.

Bu olağanüstü kutsal ayin, 23 Nisan 2025 Tarihinde Aziz Paulus’a adanmış kilisede yapıldı. Etkinlik, Türkiye’nin Sicilya Fahri Başkonsolosu Domenico Romeo’nun önerisiyle ve FIJET Dünya Federasyonu’nun 70. kuruluş yıldönümü kutlamaları kapsamında Prof. Hüseyin Kurtoğulları’ın başarılı organizasyonuyla düzenlendi.

Aynı mekânda uzun zamandır benzeri bir ayin yapılmıyor olması nedeniyle, bu tören hem ruhsal hem de sembolik açıdan büyük anlam taşıdı.

Ayin, İtalya’nın Siracusa kentinde bulunan Palazzolo Acreide Aziz Paulus Bazilikası Başrahibi ve Rektörü Don Marco Politini ile Vatikan’daki Papalık Yaşam Akademisi Sekretaryası Koordinatörü Don Andrea Ciucci tarafından birlikte yönetildi. Tören, huşu ve açıklık atmosferinde gerçekleşti.



Ayin sadece Katolik inananların ve Palazzolo Acreide’den gelen, iki şehir arasında dostluk anlaşması imzalamak üzere Tarsus Belediye Başkanı tarafından davet edilen heyetin katılımıyla sınırlı kalmadı. Aynı zamanda çok sayıda Müslüman temsilci ve yerel yönetici, Tarsus Belediye Başkanı da dâhil olmak üzere çeşitli heyetler de törende hazır bulundu. Bu katılım, etkinliği gerçek bir diyalog ve karşılıklı saygı örneğine dönüştürdü.



Tören sırasında, 21 Nisan 2025 Pazartesi günü Roma’da hayatını kaybeden Papa Francis’e de sevgi dolu bir anma yapıldı. Papa Francis’in dinler arası diyalog, barış ve halklar arasında kardeşlik için gösterdiği bitmeyen çaba, hem Kilise’ye hem de dünyaya derin bir iz bıraktı. Ayinin tam da Aziz Paulus’un doğum yeri olan Tarsus’ta gerçekleştirilmesi, bu anlamı daha da derinleştirdi.



Aziz Paulus, halklar arasında diyalog ve karşılaşmanın simgesel bir figürüdür. Onun mirası bu ayinle tam anlamıyla onurlandırıldı. Bu tören, farklı inançlara rağmen saygı ve kardeşlik içinde bir arada yaşamanın mümkün, hatta gerekli olduğunu güçlü bir şekilde gözler önüne serdi.

Tarsus’ta gerçekleştirilen bu ayin aynı zamanda açık ve evrensel bir mesaj verdi: Barışa giden yol, ancak uzlaşma, dinleme ve inanç fark etmeksizin kadın ve erkekler arasında paylaşım gibi somut adımlarla mümkün olabilir.

Ayin sonrası Moderatörlüğü Hüseyin Kurtoğulları’ın Üstlendiği Panel yabancı katılımcıların olması dolayısıyla İngilizce dilinde gerçekleşti. Çeviri yapan Eyşan Büte özetle verdiği bilgilere göre



On Bin Yıllık Kadim Kent Tarsus Paneli

 Tarsus Belediye Başkanı Ali Boltaç ve ekibinin, Tarsus şehrini vazgeçilmez bir turizm merkezi haline getirme vizyonu doğrultusunda yaptığı çalışmaların önemli bir sonucu olan Altın Elma Turizm Ödülü'nü Tarsus' un kazanması ile, dünyanın çeşitli ülkelerinden ve ülkemizden çok sayıda gazeteci, yatırımcı, turizm profesyoneli, arkeolog ve farklı mesleklerden yüz kişi, 22-23-24 Nisan'daki Tarsus'ta ağırlandı.

 Bu kapsamda, 23 Nisan 2025 Çarşamba günü Tarsus St. Paul Kilisesi'nde, arkeolog, iş insanı, FIJET Başkan yardımcısı, Delal Atamdede, bu gezinin ve ödülün bir başlangıç olduğunu, Tarsus’u hak ettiği noktaya getirmek için önümüzde uzun bir yol olduğunu ve tüm katılımcıların bu yolda çalışmaya gönüllü ve niyetli olduğunu söyledi.

 Panelde ayrıca, farklı kültürlerden, ülkelerden, dinlerden gelen tüm katılımcılar arasında ortak bir nokta olduğu vurgulandı : Akdenizli olmak. Tüm önyargılara, insanlar arasında ayrıştırma amaçlayan söylemlere karşı buradaki birlikteliğin bir cevap niteliğinde olduğu belirtildi.

 


Arkeolog Mark Fairchild, bu on bin yıllık kentin onlarca medeniyete ev sahipliği yaptığı tarihiyle dünyanın çok az ülkesinde bulunan bir kültürel hazineye sahip olduğunu ifade etti.

 

Panel sonrsında dünyaca ünlü devlet sanatçısı Şefika Kutluer, kilisede unutulmaz bir flüt konseri sundu. Klasik çok değerli eserleri yorumlayan sanatcı aynı zamanda kendi bestelediği eseri de büyük takdir topladı. Ayine renk katdı.

Tarsus'ta İnanç Turizmi Nasıl Olmalı?

Bu büyük potansiyel, henüz tam anlamıyla değerlendirilebilmiş değil.

Tarsus’un inanç turizminde gerçek bir cazibe merkezi olabilmesi için üç temel adıma ihtiyaç var. Tanıtım, altyapı ve sürdürülebilirlik.



Tarsus İçin Bir Vizyon, İnanç Turizminde Marka Şehir Olmak

Tanıtım; Aziz Pavlus Kuyusu, Danyal Peygamber Makamı, Ulu Cami, Kleopatra Kapısı gibi önemli ziyaret noktaları, sadece yerel halkın değil, dünya genelindeki milyonlarca inanç turisti için tanıtılmalı.

Kültür turları, tematik festivaller ve sempozyumlarla şehrin tanıtımı yapılmalı.

Uluslararası belgesellere konu edilmeli, sosyal medyada dijital kampanyalarla desteklenmeli.

Tarsus’un inanç turizmi potansiyelini harekete geçirmek için yalnızca tanıtım yeterli değil; aynı zamanda kurumsal bir vizyona ve projelere ihtiyaç var. Şehir kimliğini "İnançlar Kenti" olarak konumlandırmak, hem yerel hem de uluslararası ziyaretçiler için güçlü bir çekim merkezi oluşturabilir.



Altyapı;

Tarsus Belediyesi ve Mersin Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle yürütülecek projelerde, tarihi mekânların restorasyonu ve çevre düzenlemesi öncelik olmalı.

Tarihi mekânlara ulaşım kolaylaştırılmalı, ziyaretçiler için rehberli turlar, çok dilli bilgilendirme panoları ve teknolojik anlatım sistemleri (audioguide, artırılmış gerçeklik) kullanılmalı.

Bölgede nitelikli konaklama imkânları artırılmalı.

Kalkınma Ajansları Çukurova Kalkınma Ajansı, turizm odaklı KOBİ’lere teşvikler sunarak yerel üretimi ve hizmet kalitesini artırabilir.

STK ve Akademi Dünyası, Tarsus Üniversitesi, inanç turizmi odaklı akademik çalışmalarla sürdürülebilir kalkınma stratejileri geliştirebilir. Tarih, ilahiyat ve kültürel miras alanındaki uzmanlıklar sahaya taşınmalı.

Sürdürülebilirlik; İnanç merkezlerinin korunması ve manevi atmosferlerinin bozulmadan geleceğe taşınması önemli.

Yerel halkın da bu süreçte ekonomik olarak desteklenmesi, hem sahiplenme duygusunu hem de turizmin kalıcılığını artırır.



İnanç Turizminin Ekonomiye ve Topluma Faydaları

İnanç turizmi, yalnızca kutsal mekânları ziyaretle sınırlı değildir; aynı zamanda yerel ekonomiyi canlandıran, kültürel diyalogu teşvik eden güçlü bir etkendir. Tarsus’ta bu turizm modeli sayesinde:

Yerel esnaf, el sanatları ve yöresel mutfak tanıtımı ile ekonomik kazanç sağlar.

Gençler için rehberlik, tercümanlık ve kültür elçiliği gibi yeni iş alanları doğar.

Kadın kooperatifleri aracılığıyla ev yapımı ürünler ve hediyelik eşyalar turizme kazandırılır.

Şehirler arası ve uluslararası kardeş şehir projeleri ile kültürel diplomasi gelişir.



Rakamlarla İnanç Turizmi

Dünya genelinde inanç turizmi yılda 330 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlıyor. Bu ziyaretlerin ekonomik hacmi ise 20 milyar doların üzerinde. Türkiye’nin bu pastadan aldığı pay henüz %5 civarında. Oysa yalnızca Tarsus bile bu oranın birkaç puan artmasına katkı sağlayacak potansiyele sahip.

İtalya'nın Assisi kasabası yılda 5 milyon inanç turistiyle ekonomisinin %60’ını bu alandan sağlıyor. Neden Tarsus da aynı başarıya ulaşmasın?



Tarsus'un Hak Ettiği Yerde Olması İçin...

Tarsus’un uluslararası düzeyde tanınan bir inanç turizmi destinasyonu haline gelmesi için kamu, yerel yönetimler, turizm sektörü ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte hareket etmesi şart.

Mersin Büyükşehir Belediyesi ve Tarsus Belediyesi'nin ortak çalışmalarıyla bir "Tarsus İnanç Rotası" hazırlanmalı; UNESCO Dünya Mirası Adaylığı süreci başlatılmalı.

Tarsus, tarih boyunca barındırdığı farklı inançların izleriyle adeta bir açık hava müzesi. Ancak bu hazineyi görmek, korumak ve dünyaya anlatmak bizlerin elinde. Eğer doğru adımlar atılırsa, Tarsus sadece Mersin'in değil, Türkiye'nin de yüz akı bir inanç turizmi merkezi olabilir. Sessiz sedasız akan Berdan Nehri’nin şahitliğinde, Tarsus artık küresel sahneye çıkmaya hazır.



Somut Projelerle Tarsus’un Yol Haritası

Tarsus İnanç ve Kültür Rotası, Dijital haritalar, mobil uygulamalar ve yönlendirme tabelalarıyla tüm kutsal alanları kapsayan bir yürüyüş rotası hazırlanmalı.

Uluslararası İnanç Turizmi Festivali, Her yıl düzenlenecek festival, dünya dinlerinden temsilcilerin katılımıyla barış ve kardeşlik mesajları vermeli.

İnanç Turizmi Ziyaretçi Merkezi, Yerli ve yabancı turistlerin bilgi alabileceği çok dilli bir tanıtım ve karşılama merkezi kurulmalı.

Kadın Kooperatifleri ve Yöresel Ürünler Pazarı, Ziyaretçilerin manevi yolculuklarını yerel tatlar ve el işi ürünlerle zenginleştirmesi sağlanmalı.



Barışın ve İnancın Şehri Tarsus

Dünyanın kutuplaştığı bir çağda, farklı inançların yüzyıllardır barış içinde yaşadığı Tarsus, insanlığa güçlü bir mesaj sunuyor: Birlikte yaşamak mümkün. Bu kadim şehir, doğru politikalar ve ortak akılla sadece turizmde değil, kültürel diplomasi alanında da örnek bir merkez haline gelebilir.



Bu nedenle, Tarsus’un geçmişi sadece tarih kitaplarında kalmamalı; bugünün ve geleceğin turizm vizyonunda da başrolde yerini almalı. İnançlar arasında köprü kuran, medeniyetler arası diyaloğu teşvik eden bir model şehir olarak Tarsus'un adını dünya tanımalı.



Konaklamadan söz edersek;

2025 yılı itibarıyla misafirlerine unutulmaz bir konaklama deneyimi sunan Tarsus’un Konak Butik Otelleri, tarihi dokusu ve modern konforu bir araya getirerek eşsiz bir atmosfer sunuyor. Otantik mimarisiyle adeta bir zaman yolculuğuna çıkaran bu şirin butik oteller, sağlıklı ve doğal malzemelerle donatılmış odalarıyla da dikkat çekiyor. Her detayın özenle düşünüldüğü konakta, geleneksel Türk misafirperverliğiyle harmanlanan hizmet anlayışı, misafirlerini kendine hayran bırakıyor.

Sakin ve huzurlu bir ortam arayanlar için ideal olan Tarsus Hotelleri, yıl boyunca yerli ve yabancı turistlerin gözdesi haline gelmiş durumda. Özel olarak tasarlanmış odaları, organik kahvaltı seçenekleri ve tarihi dokusuyla adeta bir şifa yuvası.

Konakladığımız, Tarsus’un tarihi dokusunu modern konforla buluşturan Burhanoğlu Konağı Butik Otel, 2025 itibarıyla bölgenin en dikkat çeken konaklama adreslerinden biri olmaya devam ediyor.

Osmanlı mimarisinin zarafetini yansıtan 13 odası ve toplam 28 yatak kapasitesiyle hem yerli hem de yabancı misafirlerine nostaljik bir atmosfer sunuyor.

Odaların her biri, Osmanlı padişahlarının isimlerini taşıyor ve geleneksel detaylarla dekore edilmiş. Misafirler, bu otantik ortamda konforlu bir konaklama deneyimi yaşıyorlar. ​

Burhanoğlu Konağı, sadece mimarisiyle değil, sunduğu hizmet kalitesiyle de övgü topluyor. Mersin’deki özel oteller arasında üst sıralarda yer alıyor. Misafir yorumlarında özellikle hijyen, güler yüzlü personel ve huzurlu atmosfer öne çıkıyor.

yilmazparlar@yahoo.com